(¯`·._.·[ (SENİ SEVİYORUM) ]·._.·´¯) - KITABIM
  Ana Sayfa
  Ziyaretşi defteri
  İletişim
  resimler
  bugün kim girdi!!
  komıkım
  KITABIM
  şiir kolik

GULYABANI


GULYABANI Hüseyin Rahmi’nin küçüklügünde annesi ve babasi her Cuma ve Pazartesi aksamlari boza partileri düzenlerlerdi. Bu toplantilarda sohbet ederler, masallar anlatirlardi. Bu toplantilarin vazgeçilmez bir üyesi de Muhsine Nine’dir. Bu yasli kadin her gelisinde çocuklarin istegi üzerine masallar anlatirdi. O masallarin en heyecanlisi da “Gulyabani” idi. Muhsine Hanim kizliginda çok iyi bir çocuktur fakat küçük yasta anne ve babasini kaybetmistir. Bir yasa gelinceye kadar o komsu, bu akraba deyip yanlarinda yasamistir. Sonunda bir adamla evlenir, ama adam ters çikar. Her gün Muhsine’ yi dövüyor, hirpaliyordur. Bir gün Muhsine tasini taragini toplayip kaçar ve o adamdan bosanir. Bir zaman sonra aile dostlari olan Ayse Hanim’ in çagrilarina uyarak zorla bir köskte hizmetçilige baslar. Burasi Üsküdar’ dan biraz uzak , adi cin, peri yuvasina çikmis Yedi çobanlar çiftligi adinda büyükçe bir yerdir . Fakat Muhsine yalniz ve güçsüz bir kadindir ve çok da korkmaktadir. Varmalarindan bir gün sonra Ayse Kadin onu orada birakarak kaçar. Burada Rusen ve Çesmi Felek kadinla tanistir. Rusen bir Arap, öteki de zayif bir kadindir. Onlardan buranin cinli bir yer oldugunu ögrenir ve neredeyse korkudan ölecek duruma gelir. Buradan gitmek istedigi halde gidemeyecegini anlar. Çünkü buraya gelen bir daha çikamiyordur. Zaten kaçmak isteyen hizmetçilerde bogulup öldürülmüstür. Sonunda bu eve alismaya baslar. Her zamanki yapilmasi gereken tütsüleri ve serbetleri gerekli yerlere döküyordur. Fakat bu evde girilmesi yasak olan yerler vardir ve geceleri uyumak da çok zordur. Her yer gürültülerden ,perilerden geçilmiyordur.Geceleri tuvalete gitmek yada disari çikmak yasaktir.Yoksa periler adama musallat olmaktadirlar. Muhsine yolda gelirken arabacidan o evin haniminin deli olup bir odada kapali tutuldugunu ögrenmistir. Fakat en kötüsü burada insan hiçbir sey görmemeli ve duymamalidir. Evin herkes üzerinde geçerli olan kaidesi budur. Nihayet bir gün Muhsine merakini yenemeyerek odalardan birine girer. Ve bu kadinin sesini duydugunda, kaçarak uzaklasir. Daha sonralari bunu evdekilerle konusur ve bundan sonra onlar Muhsine’ yi aralarina alma karari alirlar. Tüm bunlarin yani sira evin birde Gulyabani’ si, yani tüm cinlerin efendisi Ahu Baba’ si vardir. Bu zat o kadar tehlikelidir ki, kizdigi kisileri yemesin diye ona mutfaktan tencerelerle yemek verilmektedir. Muhsine evin kurallarina ve yasam tarzina iyice alismaya baslamistir. Birkaç hafta sonunda topluca evin haniminin kapali oldugu odaya giderler ve onu hanimla tanistirirlar. O, iyi ve zeki bir kadindir ve hiç de deliye benzememektedir. Bir gece Muhsine odasinda her zamankinden daha çok gürültü duyar ve çesitli batil savunmalarini yapar, fakat hiçbiri bir ise yaramaz.Yüklükten bir cin çikar.Onu korkutmaya baslar ve sonra tekrar içeri girer. Daha sonra yüklükten çok yakisikli bir delikanli çikarak ona askini ilan eder ve onu kandirmayi basarir. Fakat muskani çikarda yanina geleyim demesiyle muhsine onu kovar. Fakat cin ona musallat olur.Cin adinin Hasan oldugunu söylemis ve kendisinin cin degil bu köskün bekçilerinden biri oldugunu söylemistir. Birkaç zaman sonra Muhsine Hasan’i tekrar görür ve onunla konusup ayni numaranin kendisi kiliginda Hasan’a da yapildigini ögrenir. Bu cin onlari Muhsine’ nin odasinda yakalar ve diger bazi cinlerle Hasan’i götürür. Muhsine Hasan’ a asik oldugundan çok üzülür. Fakat içinde büyük bir öc alma hirsi dogar. Bundan sonra cinler Muhsine’ yi öldürmeye kalkarlar. Evdekiler cinlerin isteklerine karsi çikarak hep bir odada yatarlar. Sonunda Gulyabani cin askerleriyle birlikte köske gelir. Tam Muhsine ve digerlerini öldürecekken Hasan köylüler ve zabitler ile çikagelir ve Gulyabani‘yi yaralayip zabitlerle birlikte cinleri de yakalarlar .


KALPAKLILAR


Kalpaklılar, Samim Kocagöz’ün Kurtuluş Savaşımızı destansı bir dille anlattığı, tarihimizin önemli bir bölümüne tanıklık eden yaşamış kahramanların da yer aldığı belgesel bir roman.

Doludizgin’le bir bütün oluşturan Kalpaklılar’da Kurtuluş Savaşı, İzmir’in işgalinden başlanarak anlatılıyor. Bağımsızlık hareketi, iç ayaklanmalar, Kuvayı Milliye ruhu, Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme evresi Kalpaklılar’da; sonraki zorlu dönem ise Doludizgin’de veriliyor. Kocagöz, çocukluğunun bu zor günlerini sadece kendi çocuk gözüyle değerlendirmemiş; Kalpaklılar’ı belgelere dayandırarak ve tanıklardan dinleyerek oluşturmuştur.

Kurtuluş Savaşı’nda, Kuvayı Milliyecilerin sembolü durumuna gelen 'kalpak', Samim Kocagöz’ün romanına ad olmuştur; çünkü Kurtuluş Savaşı serüveninin ayrıntılarıyla işlendiği bu romanın ana izleklerinden olan Kemalistlerle padişah yanlıları, başlarındaki sarık veya kalpakla birbirinden ayırt edilirmiş. Kocagöz’ün böyle güçlü bir simgeyle adlandırdığı romanı, okuyucuya her satırda tarihin sayfalarını yavaş yavaş açarken gösterilen özeni ve duyarlılığı hissettirir. Böylece Kurtuluş Savaşı anıları, Samim Kocagöz’ün elinde her yönüyle işlenilen destansı bir romana dönüşmüştür.

'Roman, değişen toplumu; değişen insanın insanla ilişkisini, toplumla ilişkisini; giderek değişen insanların yeni düşlerini anlata gelmiştir.'

Samim Kocagöz

'Samim Kocagöz’ün asıl başarısı, birbirini tamamlayan sayısız olayı romanın gelişimi içinde birbirine bağlayarak kimi savaş sahnelerinde, ‘ateş hattı’ndaki insanı kişi olarak da koyabilmesidir.'

Şükran Kurdakul

Bugün 4 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol